Otizmli Çocuk sahibi olmanın getirdikleri götürdükleri

Çocuk sahibi olmak kuşkusuz en keyifli duygu, ancak daha sonra bu durum boyut değiştirmeye başlar, şüpheler, arayışlar ve otizm gerçeği öğrenilirse, çok sevdiğiniz, çok keyif duyduğunuz anlar neye dönüşür, yazamayacağım. Kişiye göre değişir diyeceğim fakat diyemiyorum çünkü hepimizin aynı duygular içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Çocuk sevgisi bambaşka, fakat bu çocuk otizm illetine yakalanmış olursa, soru işaretleri ve yorumlar başlıyor. Sevginin azaldığını düşünemiyorum ancak sıkıntılı kabusa dönüşen bir yaşam, bitmeyen geceler, gündüzler, araba gezintileri, bitmeyen esaret, bağımlılık, çaresizlik, çözüm arayışı daha daha hepsi bir arada.

Bir aile için en zor ve en stresli anlardan biri, çocuğunun otizmli olduğunu ilk öğrendikleri zamandır. Otizmli bir çocukla yaşamak tüm aile için son derece streslidir. Velilerin dikkatinin çoğu otizmli çocuğa yöneldiği için kardeşler bazen önemsenmediklerini hissedebilir. Otizmli çocukları olan ailelerde boşanmalar son derece yaygındır. Ayrıca akrabalar ve yakın arkadaşlar süratle uzaklaşır. Ailede engelli bir çocuğun doğumu, aile üyelerinin yaşamlarını, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Birde bu durum iki yıl sonra öğrenilir ve OTİZM denen farklılığın olduğu ve bilinmeyen sıkıntılarla dolu bir yaşamın başlaması olursa şok iki kat artar. Otizmli çocuğu olan aileler için en önemli soru, kendilerini nelerin beklediği ve çocuklarının ileride nasıl olacağıdır. Otizmli çocuğu olan ailelerin, kronik stres, kaygı, bozuk aile ve evlilik ilişkileri,  kızgınlık, üzüntü, suçluluk, korku, kaygı ve utanma gibi duyguları yaşamaları sonucunda neredeyse tüm yaşam biçimini zorlayıcı etkileri olabilen bir durum yaşamaktadırlar. Anne babaların bu duyguları yaşamaları, kendilerine saygılarını yitirmelerine ve depresyona neden olmaktadır. Ağır engelli düzeydeki otizmli çocukların ailelerinin kısıtlı eğitim olanaklarından dolayı daha fazla stres yaşadıkları yetkililerce bilinmemektedir. Bir otizmli çocuk ebeveyni çocuklarını halka açık yerlere götürdüklerinde reddedilmeyi yaşarlar. İnsanların bakışlarından, fısıltılarından rahatsızlık duyarlar. Kendilerinden kaçınan veya rahatsız olan, istemedikleri halde önerilerde bulunan anlayışsız kişilerden dolayı gittikçe kendilerini izole ederler. Gittikçe aile otizmli çocuğu ile ya da o olmadan bile  daha az dışarı çıkarak sosyal tepkinin getirdiği acıdan kaçmış olur.

Arkadaşlar siz öyle yapmayın, Konumuz Otizm, hayatın sonu değil fakat bitmeyen üzüntü ve sonunda Öğrenilmiş çaresizlik. İdeallerimizden kopup sıradan hayatlara nasıl razı olduğumuzu veya razı olmaya zorlandığımızın resmidir. Atalet psikolojisi içinde kıvranıp duruşumuz, El freni çekilmiş halde ilerlemeye çalışan otomobil gibi. Ne yaparsak yapalım el frenini indiremiyoruz, sadece biraz daha fazla gayret edip biraz ilerler gibi yapıyoruz el freni çekilmiş olduğu için çabuk yoruluyoruz. İnat edenlerimiz gayrete devam ediyor ve el frenini indirerek yola devam ediyor. Kaçış yok sevdiğiniz çocuğunuz sizinle beraber çünkü o şekildeki hayatı oda seçmedi onunda başına geldi. Biz otizmi ortadan kaldırmakta zorlanıyorsak Anne Baba olarak bizim yapacağımız alternatifsiz tek yöntem var, ne mi? hepiniz biliyorsunuz, akıllı telefonlarınızı ve bilgisayarlarınızı nasıl ara sıra up-date ediyorsunuz işte onun gibi kendinizi de ara sıra up-date edip yöntemler arayacaksınız ve çocuğunuzun gelişimi ve hep beraber huzurunuz için yöntemler bulacaksınız. Her sabah dünya yeniden kurulur! Her sabah şartlar yeniden oluşur. Her gece kader ihtimalleri yeniden düzenler. Dün yapılamayan bu gün yapılabilir hale gelebilir. Bugün mümkün olan yarın olmayabilir. Her gün yeniden ihtimallere “yoklama çekmek” gerekir. Denediğiniz zaman kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz, ama denemediğinizde hükmen yenik sayılırsınız! Buna literatürde piyango kuralı denir. Piyango bileti aldığınızda büyük ikramiye size çıkabilir ya da çıkmayabilir, ama bilet almadığınızda kesinlikle size çıkmaz. Benim rahmetli annem her defasında piyango büyük ikramiyesinin kendisine çıkmadığını çıkarsa size neler alacağım derdi, ve biz de her defasında ona bilet aldın mı? diye sorardık o da bize almadım derdi. Anneme hiç piyango ikramiyesi çıkmadı çünkü hiç bilet almamıştı. 

Başarı türlerinin büyük çoğunluğu özel yetenek değil, tutkulu çaba, sistematik akıl ve istikrarlı gayret üzerine kuruludur. Bizler de yöntem aramaya devam eder, bilimsel çalışmalara kulak verir ve uygularsak kazanma ihtimallerimizi en az yüzde elliye çıkarabiliriz. Ben başarabildim mi? Hayır, fakat hala arayış içindeyim. Bir gün belki başaracağım.  

EĞER PES ETMEK ÜZEREYSEN, NEDEN BAŞLADIĞINI DÜŞÜN.

Telat TÜRELİ

12.01.2015